Mundi adalet peşindeyken, Amalia ve en güvendiği danışmanları potansiyel düşmanların bir listesini yapar. Harriet, Primrose ve diğer yetimler, bir mesajı çevirmeye çalışırlar.
Şu dizinin diyaloglarını takip ederken bir benim mi başım ağrıyor? Belki yorgunluktandır ama aksanını yediğimin ingilizleri kelimeleri sakız gibi yutuyor durmadan ve normalden çok hızlı akıyor yazılar.(Benim gibi olan var mı diye sadece merak ediyorum.”abi alt yazılı izleyemeyen de ne bilm yhaa” gibi yanıtları atacaklar varsa diye duyurulur)
Sondaki o sahne ile tüyler diken diken. HBO yine kalitesinden ödün vermiyor. Dizi çok güzel, karakterler çok özgün, hikaye de aynı şekilde. Oyunculuklara zaten laf edilemez. Umarım bozmadan devam ederler.
Vegan ejderya seni seviyoruz, Ne güzel bir bölümdü. Çocukken Angel ve Buffyle bizi kitleyen Joss Whedon’u sevmek istemesem de piyasadaki en iyi yapımlardan birini yapmış adam. Dizinin en iyi tarafı, her bir bölümü gerçekten film gibi sanki bir dizi değil de film serisi izliyor gibiyiz. her bölüm hem önceki ve sonrakine bağlanıyor hem de kendi içinde tamamlanıyor, Marvel filmleri gibi.
Şunu itiraf edelim ki hikayede birden fazla kopukluk ve boşluklar var. Yani sanki “yav burada bir şey kaçırdım ya da yanlış bölümü açtım hatta 2.sezondan başladım galiba” dedirten türden. Pes etmeden izlemeye devam edeceğim o kesin çünkü yapım hakikaten kaliteli. Victorian İngilteresi ve sevimli cockney aksanıyla(birçok arkadaşın yakındığı ‘İngiliz İngilizcesi’ aslında bu dizide geçen dönemin alt gelir grubunun Doğu Londra’ya ait aksanı, ile keyifli bir dizi. Özellikle bu kadar çok kadının olması, konunun kadın ağırlıklı dönmesi alışık olmadığımız bir içerik olduğundan benim hoşuma gitti. Olacak ya. Olacak inşallah hadi be HBO doldur şu boşlukları kafam allak bullak be gülüm.
Inanılır gibi değil. Adam İngiliz İngilizcesine Urfa ağzı demiş. Bazı yorumlarda Amerikan İngilizcesi “çoban İngilizcesi” övülmüş ve diyaloglar için ise gereksiz uzun denmiş.
Arkadaşlar ilkokul kompozisyonu yazar gibi dizi senaryosu yazan senaristlerden sonra, süslü anlatıma özen gösteren, örnekleme dil kullanan ve bunu yaparken akıcılığa önem veren dizi senaristleri bazılarına fazla gelebilir. Anlamayabilirsiniz ama anlamayı denemek için çaba gösterin.
Zoraki uzatma sahnelerden, anlamsız uzun konuşmalardan kurtulduğu an süper olacak. Diyalogların çoğu faydasız, bağlantı oluşturmayan konuşmalar. Karakterler daha fazla gösterilse güzel çeşitlilik var. Süresi 40dk olsa yetecek. Şimdilik biraz zorlama devam ediyor hadi bakalım açılacak mı. Ayrıca şu lideri jessica jones a benzeten tek ben miyim?
olay aslında İngilizlerin tiyatro geleneğinden gelen diyalog kurgusunu tv yapımlarında da sürdürüyor olmaları. Cümleler daha bir süslü kinayeli dolaylı anlatımlar içeriyor. ama yapay duruyor aslında,. bir diyalogda düşünme süresi olur., ezbere konuştukları çok bariz sırıtıyor, akıcılığı bozuyor tv yapımlarında kanaatimce.
Diziyi izlerken uyuya kalmışım 3 bölümden sonra toparladıklarını düşünmüştüm sorun oyuncularda değil yönetmen ve diyalogları hazırlayan senaristlerde milleti boğuyorlar .dDiyalaoglarda bol bol ingiliz egosunu hissediyorsunuz.
Çeviriyi yapan bu sitenin çevirmeni mi bilmiyorum ama lütfen daha çok diziye çeviri yapsın. Mükemmel bir iş çıkarmış. Hele sondaki “kusurlarım olduysa affola” demesi, sırf ne kusuru dostum harikasın demek için yorum yazdım,,,
hiç sorma bende aynı çok uzun ve anlayamıyor insan bu tarz uzun diziler izledim direk aklıma gelende sherlock tamam her bölümü film gibiydi ama bu dizide ne yapmıişlar algılayamıyorum ilginc seyler var tamam ama bu gidisle diziyi bırakıcam anlamıyorum cünkü şaka gibi :D
Çok çok iyi bir bölümdü, sonda tüylerim diken diken oldu. Şu deli madeline’nin gücü ne tam olarak anlayan var mı? Bir iki kere gözlerinin sarıya döndüğünü gördüm, ee?
Spoiler içeren alan!
bu hafta niye kamera arkası kısmı yok ya, çok üzdü bu durum beni. Dizinin yeni bölümünü beklediğim kadar o kamera arkası kısımlarını da bekliyordum :(
Konu nasıl sondaki kadının ihanetine geldi hiç anlamadım.Casusmuş sanırım ama ne oldu ne bitti hiç anlamadım.Bölümü adamakıllı anlayan varsa açıklayabilir mi?
Eğer doğru anladıysam…
O kadının özel gücü elleri müthiş bir frekansta titriyor ve dokunduğu her şeyi yok ediyor. Güçlerini kazandığı ilk vakit bilmediğinden bebeğini de kazayla böyle öldürmüş ve bu sebeple vicdan azabı çekiyor.
Lord Massen onu kendi tarafına çekmek için bir tedavi bulacağı vaadi ile kadını kandırmış ve kendi tarafına çekmiş. Ondan sürekli bilgi alıyormuş. Bu bölümde de onu sahte bir depoya göndererek tuzak kurdurmak istemiş.
Amelia bunu anladı çünkü:
1. Konakta Lord Massen hakkında konuşurken politik bir konuşma yapmıştı. Orada Massen’in odasına astığı bazı şeylerden bahsetmişti (tam hatırlamıyorum). Bunu gördüğüne göre Massen’in evine veya odasına gitmiş demekti. Bundan Amelia’ya hiç bahsetmemiş olması Amelia’nın dikkatini çekti.
2. Cephanelik orduda en iyi korunan yerlerden biridir ve Amelia da bunu gayet iyi bilen biri anladığım kadarıyla. Depoya elini kolunu sallayarak girdiklerinde onu şüphelendirdi ve emin olmak için sandıklardan birini açtığında taş olduğunu gördü. Bu bilgiyi veren de elini yüksek frekansta titreten kadındı.
Knk valla çok teşekkür ederim.Şu süslü konuşmaları çıkarsak diyalogları anlayacağız da adamlar alengirli lafları çok seviyorlar.Cümlelere ince laflar koyuyorlar arada ve daha onu anlayamadan öteki geliyor.Her bölüme senden bir tane lazımmış sanırım :)
Şu dizinin diyaloglarını takip ederken bir benim mi başım ağrıyor? Belki yorgunluktandır ama aksanını yediğimin ingilizleri kelimeleri sakız gibi yutuyor durmadan ve normalden çok hızlı akıyor yazılar.(Benim gibi olan var mı diye sadece merak ediyorum.”abi alt yazılı izleyemeyen de ne bilm yhaa” gibi yanıtları atacaklar varsa diye duyurulur)
İngilizler ve Avusturalyalıları anlamak bir hayli güç. Chis Hemsworth’un bazı replikleri için ingilizce altyazı konmuştu çünkü amerikalılar anlamıyordu söylediklerini. Aynı sebepten pek çok ingiliz oyuncu Holywood filmlerinde amerikan aksanı öğrenip öyle konuşuyorlar.
Belki sürekli Amerikan yapımları izlediğimiz/dinlediğimiz için kulak aşinalığındandır ama iniglizleri amerikalılar bile anlamakta zorluk çekiyorsa bizim anlamamız şaşırtıcı değil. İngilizce (Moly) altyazılı versiyon telif yemiş. Ben de geri aldım birkaç sefer.
shakespeare’nin torunları olduklarını unutmuyor ve unutturmuyorlar ki bu da benim hoşuma gidiyor, ama evet, altyazılı iken takibi gerçekten zor oluyor, gülü seven dikenine de katlanmasını bilmeli.
Popüler Yorumlar
Şu dizinin diyaloglarını takip ederken bir benim mi başım ağrıyor? Belki yorgunluktandır ama aksanını yediğimin ingilizleri kelimeleri sakız gibi yutuyor durmadan ve normalden çok hızlı akıyor yazılar.(Benim gibi olan var mı diye sadece merak ediyorum.”abi alt yazılı izleyemeyen de ne bilm yhaa” gibi yanıtları atacaklar varsa diye duyurulur)
Vegan ejderha nick’li çevirmene çok teşekkür ediyorum. Şu sıralar izlemeyi en sevdiğim dizi ve gerçekten çeviri hızı da mükemmel. Seviliyorsunuz <3
Tüm Yorumlar
cokı güzel bir bölümdü teşekkürler admin.
Sondaki o sahne ile tüyler diken diken. HBO yine kalitesinden ödün vermiyor. Dizi çok güzel, karakterler çok özgün, hikaye de aynı şekilde. Oyunculuklara zaten laf edilemez. Umarım bozmadan devam ederler.
Vegan ejderya seni seviyoruz, Ne güzel bir bölümdü. Çocukken Angel ve Buffyle bizi kitleyen Joss Whedon’u sevmek istemesem de piyasadaki en iyi yapımlardan birini yapmış adam. Dizinin en iyi tarafı, her bir bölümü gerçekten film gibi sanki bir dizi değil de film serisi izliyor gibiyiz. her bölüm hem önceki ve sonrakine bağlanıyor hem de kendi içinde tamamlanıyor, Marvel filmleri gibi.
Şunu itiraf edelim ki hikayede birden fazla kopukluk ve boşluklar var. Yani sanki “yav burada bir şey kaçırdım ya da yanlış bölümü açtım hatta 2.sezondan başladım galiba” dedirten türden. Pes etmeden izlemeye devam edeceğim o kesin çünkü yapım hakikaten kaliteli. Victorian İngilteresi ve sevimli cockney aksanıyla(birçok arkadaşın yakındığı ‘İngiliz İngilizcesi’ aslında bu dizide geçen dönemin alt gelir grubunun Doğu Londra’ya ait aksanı, ile keyifli bir dizi. Özellikle bu kadar çok kadının olması, konunun kadın ağırlıklı dönmesi alışık olmadığımız bir içerik olduğundan benim hoşuma gitti. Olacak ya. Olacak inşallah hadi be HBO doldur şu boşlukları kafam allak bullak be gülüm.
Admin ve çeviren arkadaş veganejderha ya teşekkürler sizler olmasanız ne yaparız
Inanılır gibi değil. Adam İngiliz İngilizcesine Urfa ağzı demiş. Bazı yorumlarda Amerikan İngilizcesi “çoban İngilizcesi” övülmüş ve diyaloglar için ise gereksiz uzun denmiş.
Arkadaşlar ilkokul kompozisyonu yazar gibi dizi senaryosu yazan senaristlerden sonra, süslü anlatıma özen gösteren, örnekleme dil kullanan ve bunu yaparken akıcılığa önem veren dizi senaristleri bazılarına fazla gelebilir. Anlamayabilirsiniz ama anlamayı denemek için çaba gösterin.
Zoraki uzatma sahnelerden, anlamsız uzun konuşmalardan kurtulduğu an süper olacak. Diyalogların çoğu faydasız, bağlantı oluşturmayan konuşmalar. Karakterler daha fazla gösterilse güzel çeşitlilik var. Süresi 40dk olsa yetecek. Şimdilik biraz zorlama devam ediyor hadi bakalım açılacak mı. Ayrıca şu lideri jessica jones a benzeten tek ben miyim?
olay aslında İngilizlerin tiyatro geleneğinden gelen diyalog kurgusunu tv yapımlarında da sürdürüyor olmaları. Cümleler daha bir süslü kinayeli dolaylı anlatımlar içeriyor. ama yapay duruyor aslında,. bir diyalogda düşünme süresi olur., ezbere konuştukları çok bariz sırıtıyor, akıcılığı bozuyor tv yapımlarında kanaatimce.
Diziyi izlerken uyuya kalmışım 3 bölümden sonra toparladıklarını düşünmüştüm sorun oyuncularda değil yönetmen ve diyalogları hazırlayan senaristlerde milleti boğuyorlar .dDiyalaoglarda bol bol ingiliz egosunu hissediyorsunuz.
Çeviriyi yapan bu sitenin çevirmeni mi bilmiyorum ama lütfen daha çok diziye çeviri yapsın. Mükemmel bir iş çıkarmış. Hele sondaki “kusurlarım olduysa affola” demesi, sırf ne kusuru dostum harikasın demek için yorum yazdım,,,
:) Teşekkür ederim efendim.
Veganejderha Emeğine sağlık
çok güzel başladı ve çoğu ingiliz dizisi gibi giderek bayıklaşıp, sırf edebiyat yapmışlar.
Bir türlü toparlayamıyorum diziyi…
çok normal dialoglar basit bi dille yazılmamış.çok sanatsal ve kafa karıştırıcı.bazen bende kopuyorum olaydan.
hiç sorma bende aynı çok uzun ve anlayamıyor insan bu tarz uzun diziler izledim direk aklıma gelende sherlock tamam her bölümü film gibiydi ama bu dizide ne yapmıişlar algılayamıyorum ilginc seyler var tamam ama bu gidisle diziyi bırakıcam anlamıyorum cünkü şaka gibi :D
veganejderha güzel çevirin için çok teşekkür ederim… geçen bölüm kadar heyecanlı olmasada güzeldi..
Mükemmel bir dizi, her hafta heyecanla bekliyorum :)
Dizi izlerken sürekli ban yazısı çıkıyor sebebi ne sizce? Sayfayı yenilemek zorunda kalıyorum hep
Çok çok iyi bir bölümdü, sonda tüylerim diken diken oldu. Şu deli madeline’nin gücü ne tam olarak anlayan var mı? Bir iki kere gözlerinin sarıya döndüğünü gördüm, ee?
Sanırım ölmemesi.
her yerde acıdan güç aldığı yazıyor. İlerleyen bölümlerde netleşir
Teşekkür ederim )))
O kadının özel gücü elleri müthiş bir frekansta titriyor ve dokunduğu her şeyi yok ediyor. Güçlerini kazandığı ilk vakit bilmediğinden bebeğini de kazayla böyle öldürmüş ve bu sebeple vicdan azabı çekiyor.
Lord Massen onu kendi tarafına çekmek için bir tedavi bulacağı vaadi ile kadını kandırmış ve kendi tarafına çekmiş. Ondan sürekli bilgi alıyormuş. Bu bölümde de onu sahte bir depoya göndererek tuzak kurdurmak istemiş.
Amelia bunu anladı çünkü:
1. Konakta Lord Massen hakkında konuşurken politik bir konuşma yapmıştı. Orada Massen’in odasına astığı bazı şeylerden bahsetmişti (tam hatırlamıyorum). Bunu gördüğüne göre Massen’in evine veya odasına gitmiş demekti. Bundan Amelia’ya hiç bahsetmemiş olması Amelia’nın dikkatini çekti.
2. Cephanelik orduda en iyi korunan yerlerden biridir ve Amelia da bunu gayet iyi bilen biri anladığım kadarıyla. Depoya elini kolunu sallayarak girdiklerinde onu şüphelendirdi ve emin olmak için sandıklardan birini açtığında taş olduğunu gördü. Bu bilgiyi veren de elini yüksek frekansta titreten kadındı.
Sorunu ve bölümü doğru anladıysam böyle :)
Knk valla çok teşekkür ederim.Şu süslü konuşmaları çıkarsak diyalogları anlayacağız da adamlar alengirli lafları çok seviyorlar.Cümlelere ince laflar koyuyorlar arada ve daha onu anlayamadan öteki geliyor.Her bölüme senden bir tane lazımmış sanırım :)
Vegan ejderha nick’li çevirmene çok teşekkür ediyorum. Şu sıralar izlemeyi en sevdiğim dizi ve gerçekten çeviri hızı da mükemmel. Seviliyorsunuz <3
<3
Şu dizinin diyaloglarını takip ederken bir benim mi başım ağrıyor? Belki yorgunluktandır ama aksanını yediğimin ingilizleri kelimeleri sakız gibi yutuyor durmadan ve normalden çok hızlı akıyor yazılar.(Benim gibi olan var mı diye sadece merak ediyorum.”abi alt yazılı izleyemeyen de ne bilm yhaa” gibi yanıtları atacaklar varsa diye duyurulur)
Benim için de aşırı hızlı bazı kısımlar özellikle, mecbur geri alıp alıp izliyorum oraları
aynı fikirdeyim bende dondurup geri alıp duruyorum
İngilizler ve Avusturalyalıları anlamak bir hayli güç. Chis Hemsworth’un bazı replikleri için ingilizce altyazı konmuştu çünkü amerikalılar anlamıyordu söylediklerini. Aynı sebepten pek çok ingiliz oyuncu Holywood filmlerinde amerikan aksanı öğrenip öyle konuşuyorlar.
Belki sürekli Amerikan yapımları izlediğimiz/dinlediğimiz için kulak aşinalığındandır ama iniglizleri amerikalılar bile anlamakta zorluk çekiyorsa bizim anlamamız şaşırtıcı değil. İngilizce (Moly) altyazılı versiyon telif yemiş. Ben de geri aldım birkaç sefer.
Aynı şeyleri yazacaktım ben de.. :-)
Hele ingilizler Urfa ağzı gibi ingilizce konuşuyorlar hiç anlamıyorum
shakespeare’nin torunları olduklarını unutmuyor ve unutturmuyorlar ki bu da benim hoşuma gidiyor, ama evet, altyazılı iken takibi gerçekten zor oluyor, gülü seven dikenine de katlanmasını bilmeli.
siz bir de sevgili çevirmenimizin halini düşünsenize, iki bölüm eforu harcayarak bir bölümü tercüme ediyordur sanırım.