The man in the high castle da ki gibi tamamen farklı bir dünya görmemeyesimizin sebebi daha kırılma noktasında olmamiz. Amerika nin aya ayak basması ile azalarak biten uzay savaşı, kizisarak devam etmekte. Usa Vietnam dan tam 5 yil erken çekilip kaynaklarini buraya aktarıyor. 2030’da temeli atılması beklenen ay üstünün ilk temelleri 1970 yılında atılmak üzere. Uzay yürüyüşü yapan ilk kadın 2019 aya ayak basması beklenen ilk kadının ise 2024’te gerçekleşmesi beklenirken bu 1970de bu başarıldi ve evlenip çocuk yapmaktan başka bir şey düşenmeyen bir nesil yerine ‘Kadının yeri uzaydir’ diyen bir nesil yetişiyor. Siyahı astranot un uzaya çıkması ile, sınıf ve ırk ayrımı devrimi çok önceden ve sorunsuz halledilecek gibi görünüyor. Nixon zamanında NASA nin azalan bütçesi yerine, koltuğunu koruması için yarısı kazanmaktan başka bir çaresi olmayan bir usa başkanı var.
Yani kisacisi olay ‘Neil’ in aracının yamuk inmesi yada ruslarin aya ilk ayak basmasından’ ibaret değil. Eğer olaylar gerçekten bu şekilde ilerlemiş olsaydı şu anda taniyamayacagimiz bir dünyanın içinde yaşıyor olurduk. Ve dizi bu kırılma noktasından başlayarak anlatıyor.
Çok övülüyordu anca başlayabildim.Ağır işlese de güzel bir diziymiş. Amerika yine reklamının peşinde. Parıltılı görünüşünün altında balon olduğunu gizlemeye çalışıyor.
Spoiler içeren alan!
Adamın dediğini yaptırmak için oynadığı oyun çok hoştu. Basın gerçekten işe yarıyor böyle işlerde.
Gerçek bir paralel evren.. burada sigara içmemek sıra dışı …haksız mıyım ne dersiniz ?…Sadece bununla kalsa gene iyi.. Başta havacıların (özelde astronotların) yaşam tarzları olmak üzere bütün kural ve kaideler de tersine gidiyor.
Diziye yeni başladım ve şu ana kadar dikkatimi çeken şey dizinin gerçek bir başrol oyuncusunun olmaması. Herkesin hikayesinden bir parça izledik ve kimi dizinin odak noktasına koyacağımızı bilmiyoruz ve bu iyi mi yoksa kötü mü bilemiyorum :) Stacy’nin sifonu çekme sahnesi dizinin en komik ve en güzel sahnesiydi
ve meksikalı kadın president amerikaya uzay yarışını kazandırır, son. gibi çok zorlama bir kurguya doğru ilerleyecek gibi hissettiren kurgusal paralel evren temalı dizi. beni ne yazık ki sarmadı.
Bu dizi ile ilgili şunu düşünüyorum, tamam alternatif bir evrende geçiyor, tamam Aya ilk Ruslar ayak bassa ne olurdu??? Sorusuna cevap arıyor. İyi de sırf bu konu için bu dizi yavan kalmamış mı? Dizi de gizem yok, heyecan yok, yok oğlu yok. Koskoca Apple firması bu diziyi mi yapmış???
Katılıyorum. Alternatif evren sadece Ay a ilk Rusların inmesinden birde Neil in aracanın Ay a yamuk inmesinden ibaret. Geri kalan her şey neredeyse aynı. Alternatif evren e dair en iyi dizi “The Man in The High Castle” Yeni sezonu yakında gelecek sanırım.
Bunun dışında dizi kendini seyrettiriyor. Çünkü gerek müzikler gerek görüntü ve işleniş açısından çok kaliteli.
The man in the high castle da ki gibi tamamen farklı bir dünya görmemeyesimizin sebebi daha kırılma noktasında olmamiz. Amerika nin aya ayak basması ile azalarak biten uzay savaşı, kizisarak devam etmekte. Usa Vietnam dan tam 5 yil erken çekilip kaynaklarini buraya aktarıyor. 2030’da temeli atılması beklenen ay üstünün ilk temelleri 1970 yılında atılmak üzere. Uzay yürüyüşü yapan ilk kadın 2019 aya ayak basması beklenen ilk kadının ise 2024’te gerçekleşmesi beklenirken bu 1970de bu başarıldi ve evlenip çocuk yapmaktan başka bir şey düşenmeyen bir nesil yerine ‘Kadının yeri uzaydir’ diyen bir nesil yetişiyor. Siyahı astranot un uzaya çıkması ile, sınıf ve ırk ayrımı devrimi çok önceden ve sorunsuz halledilecek gibi görünüyor. Nixon zamanında NASA nin azalan bütçesi yerine, koltuğunu koruması için yarısı kazanmaktan başka bir çaresi olmayan bir usa başkanı var.
Yani kisacisi olay ‘Neil’ in aracının yamuk inmesi yada ruslarin aya ilk ayak basmasından’ ibaret değil. Eğer olaylar gerçekten bu şekilde ilerlemiş olsaydı şu anda taniyamayacagimiz bir dünyanın içinde yaşıyor olurduk. Ve dizi bu kırılma noktasından başlayarak anlatıyor.
Bilim kurgu ile space opera yı karıştırıyor olabilir misiniz? Klasik bilim kurgular aslında böyledir. En iyisi budur demiyorum tercih meselesi o kısmı. Bu bir what if kurgusu ve bence başarılı. Çünkü bilim kurgu açıdan buna benzer ciddi düşündürecek what if kurgusu çok da fazla sayıda yok Ay misyonu önemli bir dönüm noktasıydı. Ama gizem macera çat çut savaşlar vs bunlar bilim kurgu değil macera. Macera uzayda veya gelecekte geçiyor ise gene macera ama bilim kurgu sosu var demek. Sadece sos ise ona space opera diyorlar, hatta Star Wars’ın yaratıcısı George Lucas kendi yapıtına Soap Opera bile diyor bunun türkçesi pembe dizi yani aile draması. Bu dizideki olasılıklar bilinmeyenlere dayanmıyor ve dizinin adından anlaşılabileceği üzere her şey insanlıkla ilgili. Bir kırılma noktası var ve bu da aslında ABD nin kendi argümanına dayanıyor. Onlara göre S.S.C.B ile olan uzay yarışını kazandılar Ay a insan indirip ABD bayrağı dikerek ki bu argüman aslında çok doğru sayılmaz. Çünkü rus tarafının projesi birey odaklı değil bilimsel odaklı başlamıştır. Tabi batı alemini şaşırtmak da istiyorlar bu onlara siyasi avantaj sağlayacak. Bu soğuk savaş denen şey bir siyasi sistem savaşı olduğu için ABD ve özellikle Kennedy karşı önlem ve karşı propagandayı insanlı Ay görevi üzerine inşa etti. Ruslar venüs ve merküre yönelmişti, ayrıca ilk uzay istasyonlarını inşa ettiler ki aslında S.S.C.B rejimi fesh edilip dağılana kadar ruslar uzay yarışında geride değildi sadece pek önemsemedikleri ay a adam indirme konusunda baya geride kaldılar, ilk denemelerde de başarısız oldular. Apollo misyonuve bumisyonsırasında geliştirilenteknolojiler ki modern yolcu uçaklarını mümkün kılan bilgisayarlı navigasyonda bunun içindedir, ABD ye ekonomik alanlarda da yeni bir ivme kazandırdı. Oysa Rus tarafı ürün pazarlamak peşinde değildi. Ancak rusların dev bütçe ayırmasına da gerek yoktu zaten devlet Ar-Ge yi de doğrudan organize edebiliyordu. S.S.C.B nin başlardaki başarısı ise şurada: Kar amacı güden bir teşebbüs değil uzay araştırmaları. Sosyalist olduğu için S.C.C.B nin neredeyse sınırsız kaynağı vardı. Batı ise bilime önem verse de maceranın sınırları vardı, keşifler dönemi bitmiş varsayıyordu. Kısacası birilerini doğrudan zengin etmeyecek bir teşebbüse kapitalist ulus devlet anlayışında pek yer yoktu. Ruslar uzaya çıkınca paniğe kapılan ABD devasa bütçelerle bir çok şirket ile NASA yı organize etti ve çok para harcadı. Harcamalar bu şekilde anca S.S.C.B yi yakalıyor görünürken prestij açıdan bakarsak da bir astronot dünyanın en prestijli insanı iken kozmonotlar devlet memuru statüsündeki madalyalı kahraman bilim insanlarıydı. Bundan sonrası hep Piar. ABD rejim savaşında liderliğini korumak adına propagandasını ay görevinden itibaren kendilerinin daha üstün bir teknolojiye sahip oldukları argümanı ile sürdürdü. Ancak bu iki nedenle iyi gitmemiştir. Birincisi, Ay görevlerinden sonra propaganda açısından istediğini elde eden ABD, S.S.C.B ile silahlanma yarışına girdi. Bunun anlamı Ar-Ge araştırmalarındaki yönün misyonlar değil, silahlar olması nitekim bir misyon olarak ay dan ötesi çok daha zor. Ayrıca kazandıklarına toplumları hatta ülkeleri ikna ettikleri için NASA bütçesini kıstılar. S.S.C.B 92 de dağıldığında ise soğuk savaş bitti, ruslar borç batağındaydılar. ABD nin rakibi kalmamıştı, kendi kampanyasına veya siyasetine daha çok fon almak isteyen senatörler yoluyla vatandaşlar uzay görevlerine ayrılan bütçeyi tartışmaya yönlendirildi, böylece takriben NASA bütçesi en az 10 da birine kadar daha kısıldı. Kısaca betimlersek Saturn V roketine eşdeğer bir Ar-Ge çabası bir daha görülmedi. Ya da şimdi Mars’ a gönderilen yürüyen yapay zekalı laboratuvarlar aslında Ay aracı egledabn daha ucuzdur üstelik Ar-Ge aşaması çok daha uzundur. Zamana özgü teknik açısından ele alırsak insanlı Ay görevi insanlı Mars hatta Europa görevine eşdeğerdir bir de en az 10 deneme uçuşnuz olacak öncesinde, dolayısıyla Mars a en hızlı ve en kestirmeden gitme yolu bulacaksınız şu an hazırda olmayan bir teknolojiyisıfırdan oluşturacaksınız bunları da düşünün.
İşte dizide işlenen What İf noktası da bu. Çünkü sosyalist ruslar yarışta önde oldukları ve özgür teşebbüs ABD somut olarak kendi misyonlarının başarısını öne çıkaramadığı müddetçe para musluklarını sonuna kadar açarak maksimum çabayı sürdürecekler. Gerçekten böyle bir alternatif dünyanın günümüz gerçek dünyasından rejim rekabeti uzay yarışı üzerinden sürdüğü müddetçe (kimin füzesi bombası daha büyük yarışı değil o dönüşüm ay görevinden sonra) daha da ilerlemiş olma hatta daha insancıl olma potansiyeli vardı. Tabibunun devamedebilmesi için Rusların hepbir adım önde olması gerek ve ironi de burada. Uzay yarışında bir taraf öbürünü yendiğini düşündüğü andan itibaren bu çok külfetli girişimi kısıtlamak kapsamını ve bütçesini daraltmak için bahaneler aramaya başlıyor.
Popüler Yorumlar
The man in the high castle da ki gibi tamamen farklı bir dünya görmemeyesimizin sebebi daha kırılma noktasında olmamiz. Amerika nin aya ayak basması ile azalarak biten uzay savaşı, kizisarak devam etmekte. Usa Vietnam dan tam 5 yil erken çekilip kaynaklarini buraya aktarıyor. 2030’da temeli atılması beklenen ay üstünün ilk temelleri 1970 yılında atılmak üzere. Uzay yürüyüşü yapan ilk kadın 2019 aya ayak basması beklenen ilk kadının ise 2024’te gerçekleşmesi beklenirken bu 1970de bu başarıldi ve evlenip çocuk yapmaktan başka bir şey düşenmeyen bir nesil yerine ‘Kadının yeri uzaydir’ diyen bir nesil yetişiyor. Siyahı astranot un uzaya çıkması ile, sınıf ve ırk ayrımı devrimi çok önceden ve sorunsuz halledilecek gibi görünüyor. Nixon zamanında NASA nin azalan bütçesi yerine, koltuğunu koruması için yarısı kazanmaktan başka bir çaresi olmayan bir usa başkanı var.
Yani kisacisi olay ‘Neil’ in aracının yamuk inmesi yada ruslarin aya ilk ayak basmasından’ ibaret değil. Eğer olaylar gerçekten bu şekilde ilerlemiş olsaydı şu anda taniyamayacagimiz bir dünyanın içinde yaşıyor olurduk. Ve dizi bu kırılma noktasından başlayarak anlatıyor.
Tüm Yorumlar
Keşke daha az dram, politik olsaydı .Bilim kurgu tarafını daha fazla görmek isterdim
Çok övülüyordu anca başlayabildim.Ağır işlese de güzel bir diziymiş. Amerika yine reklamının peşinde. Parıltılı görünüşünün altında balon olduğunu gizlemeye çalışıyor.
Gerçek bir paralel evren.. burada sigara içmemek sıra dışı …haksız mıyım ne dersiniz ?…Sadece bununla kalsa gene iyi.. Başta havacıların (özelde astronotların) yaşam tarzları olmak üzere bütün kural ve kaideler de tersine gidiyor.
Diziye yeni başladım ve şu ana kadar dikkatimi çeken şey dizinin gerçek bir başrol oyuncusunun olmaması. Herkesin hikayesinden bir parça izledik ve kimi dizinin odak noktasına koyacağımızı bilmiyoruz ve bu iyi mi yoksa kötü mü bilemiyorum :) Stacy’nin sifonu çekme sahnesi dizinin en komik ve en güzel sahnesiydi
@husmenusta Kadının yeri uzaydır. Katılmamak elde değil :)))
4 bölüm zor dayandım
Bir sonraki bölüm ne zaman geliyor?
Bu dizi ile ilgili şunu düşünüyorum, tamam alternatif bir evrende geçiyor, tamam Aya ilk Ruslar ayak bassa ne olurdu??? Sorusuna cevap arıyor. İyi de sırf bu konu için bu dizi yavan kalmamış mı? Dizi de gizem yok, heyecan yok, yok oğlu yok. Koskoca Apple firması bu diziyi mi yapmış???
Katılıyorum. Alternatif evren sadece Ay a ilk Rusların inmesinden birde Neil in aracanın Ay a yamuk inmesinden ibaret. Geri kalan her şey neredeyse aynı. Alternatif evren e dair en iyi dizi “The Man in The High Castle” Yeni sezonu yakında gelecek sanırım.
Bunun dışında dizi kendini seyrettiriyor. Çünkü gerek müzikler gerek görüntü ve işleniş açısından çok kaliteli.
The man in the high castle da ki gibi tamamen farklı bir dünya görmemeyesimizin sebebi daha kırılma noktasında olmamiz. Amerika nin aya ayak basması ile azalarak biten uzay savaşı, kizisarak devam etmekte. Usa Vietnam dan tam 5 yil erken çekilip kaynaklarini buraya aktarıyor. 2030’da temeli atılması beklenen ay üstünün ilk temelleri 1970 yılında atılmak üzere. Uzay yürüyüşü yapan ilk kadın 2019 aya ayak basması beklenen ilk kadının ise 2024’te gerçekleşmesi beklenirken bu 1970de bu başarıldi ve evlenip çocuk yapmaktan başka bir şey düşenmeyen bir nesil yerine ‘Kadının yeri uzaydir’ diyen bir nesil yetişiyor. Siyahı astranot un uzaya çıkması ile, sınıf ve ırk ayrımı devrimi çok önceden ve sorunsuz halledilecek gibi görünüyor. Nixon zamanında NASA nin azalan bütçesi yerine, koltuğunu koruması için yarısı kazanmaktan başka bir çaresi olmayan bir usa başkanı var.
Yani kisacisi olay ‘Neil’ in aracının yamuk inmesi yada ruslarin aya ilk ayak basmasından’ ibaret değil. Eğer olaylar gerçekten bu şekilde ilerlemiş olsaydı şu anda taniyamayacagimiz bir dünyanın içinde yaşıyor olurduk. Ve dizi bu kırılma noktasından başlayarak anlatıyor.
Bilim kurgu ile space opera yı karıştırıyor olabilir misiniz? Klasik bilim kurgular aslında böyledir. En iyisi budur demiyorum tercih meselesi o kısmı. Bu bir what if kurgusu ve bence başarılı. Çünkü bilim kurgu açıdan buna benzer ciddi düşündürecek what if kurgusu çok da fazla sayıda yok Ay misyonu önemli bir dönüm noktasıydı. Ama gizem macera çat çut savaşlar vs bunlar bilim kurgu değil macera. Macera uzayda veya gelecekte geçiyor ise gene macera ama bilim kurgu sosu var demek. Sadece sos ise ona space opera diyorlar, hatta Star Wars’ın yaratıcısı George Lucas kendi yapıtına Soap Opera bile diyor bunun türkçesi pembe dizi yani aile draması. Bu dizideki olasılıklar bilinmeyenlere dayanmıyor ve dizinin adından anlaşılabileceği üzere her şey insanlıkla ilgili. Bir kırılma noktası var ve bu da aslında ABD nin kendi argümanına dayanıyor. Onlara göre S.S.C.B ile olan uzay yarışını kazandılar Ay a insan indirip ABD bayrağı dikerek ki bu argüman aslında çok doğru sayılmaz. Çünkü rus tarafının projesi birey odaklı değil bilimsel odaklı başlamıştır. Tabi batı alemini şaşırtmak da istiyorlar bu onlara siyasi avantaj sağlayacak. Bu soğuk savaş denen şey bir siyasi sistem savaşı olduğu için ABD ve özellikle Kennedy karşı önlem ve karşı propagandayı insanlı Ay görevi üzerine inşa etti. Ruslar venüs ve merküre yönelmişti, ayrıca ilk uzay istasyonlarını inşa ettiler ki aslında S.S.C.B rejimi fesh edilip dağılana kadar ruslar uzay yarışında geride değildi sadece pek önemsemedikleri ay a adam indirme konusunda baya geride kaldılar, ilk denemelerde de başarısız oldular. Apollo misyonuve bumisyonsırasında geliştirilenteknolojiler ki modern yolcu uçaklarını mümkün kılan bilgisayarlı navigasyonda bunun içindedir, ABD ye ekonomik alanlarda da yeni bir ivme kazandırdı. Oysa Rus tarafı ürün pazarlamak peşinde değildi. Ancak rusların dev bütçe ayırmasına da gerek yoktu zaten devlet Ar-Ge yi de doğrudan organize edebiliyordu. S.S.C.B nin başlardaki başarısı ise şurada: Kar amacı güden bir teşebbüs değil uzay araştırmaları. Sosyalist olduğu için S.C.C.B nin neredeyse sınırsız kaynağı vardı. Batı ise bilime önem verse de maceranın sınırları vardı, keşifler dönemi bitmiş varsayıyordu. Kısacası birilerini doğrudan zengin etmeyecek bir teşebbüse kapitalist ulus devlet anlayışında pek yer yoktu. Ruslar uzaya çıkınca paniğe kapılan ABD devasa bütçelerle bir çok şirket ile NASA yı organize etti ve çok para harcadı. Harcamalar bu şekilde anca S.S.C.B yi yakalıyor görünürken prestij açıdan bakarsak da bir astronot dünyanın en prestijli insanı iken kozmonotlar devlet memuru statüsündeki madalyalı kahraman bilim insanlarıydı. Bundan sonrası hep Piar. ABD rejim savaşında liderliğini korumak adına propagandasını ay görevinden itibaren kendilerinin daha üstün bir teknolojiye sahip oldukları argümanı ile sürdürdü. Ancak bu iki nedenle iyi gitmemiştir. Birincisi, Ay görevlerinden sonra propaganda açısından istediğini elde eden ABD, S.S.C.B ile silahlanma yarışına girdi. Bunun anlamı Ar-Ge araştırmalarındaki yönün misyonlar değil, silahlar olması nitekim bir misyon olarak ay dan ötesi çok daha zor. Ayrıca kazandıklarına toplumları hatta ülkeleri ikna ettikleri için NASA bütçesini kıstılar. S.S.C.B 92 de dağıldığında ise soğuk savaş bitti, ruslar borç batağındaydılar. ABD nin rakibi kalmamıştı, kendi kampanyasına veya siyasetine daha çok fon almak isteyen senatörler yoluyla vatandaşlar uzay görevlerine ayrılan bütçeyi tartışmaya yönlendirildi, böylece takriben NASA bütçesi en az 10 da birine kadar daha kısıldı. Kısaca betimlersek Saturn V roketine eşdeğer bir Ar-Ge çabası bir daha görülmedi. Ya da şimdi Mars’ a gönderilen yürüyen yapay zekalı laboratuvarlar aslında Ay aracı egledabn daha ucuzdur üstelik Ar-Ge aşaması çok daha uzundur. Zamana özgü teknik açısından ele alırsak insanlı Ay görevi insanlı Mars hatta Europa görevine eşdeğerdir bir de en az 10 deneme uçuşnuz olacak öncesinde, dolayısıyla Mars a en hızlı ve en kestirmeden gitme yolu bulacaksınız şu an hazırda olmayan bir teknolojiyisıfırdan oluşturacaksınız bunları da düşünün.
İşte dizide işlenen What İf noktası da bu. Çünkü sosyalist ruslar yarışta önde oldukları ve özgür teşebbüs ABD somut olarak kendi misyonlarının başarısını öne çıkaramadığı müddetçe para musluklarını sonuna kadar açarak maksimum çabayı sürdürecekler. Gerçekten böyle bir alternatif dünyanın günümüz gerçek dünyasından rejim rekabeti uzay yarışı üzerinden sürdüğü müddetçe (kimin füzesi bombası daha büyük yarışı değil o dönüşüm ay görevinden sonra) daha da ilerlemiş olma hatta daha insancıl olma potansiyeli vardı. Tabibunun devamedebilmesi için Rusların hepbir adım önde olması gerek ve ironi de burada. Uzay yarışında bir taraf öbürünü yendiğini düşündüğü andan itibaren bu çok külfetli girişimi kısıtlamak kapsamını ve bütçesini daraltmak için bahaneler aramaya başlıyor.
Geldi sonunda başlayalım bakalım (: